Guarana, çoğunlukla Amazon bölgesinde bulunan, bol miktarda kafein içeren bir bitki türüdür. Amazon yerlileri için çok önemli bir yeri olan bu bitki, sabunağacıgiller olarak bilinen Sapindaceae bitki soyundan gelir ve küçük kırmızı meyveleri vardır.

Amazon yerlilerinin, Guarana’yı 2 farklı şekilde tükettiği bilinmektedir. Birincisinde; meyveler kurutulur ve önce toz haline getirilir, sonra da suda eritip içilir. Yerlilere özel ikinci yeme alışkanlığı ise, bu meyvenin taze meyvelerini çiğnemek ve uzun bir süre ağızda tutmaktır. Her iki farklı tüketim şekli ile, yerliler günlük enerji ihtiyaçlarının tümünü karşıladıklarına da inanırlar.

Günümüzde bu meyve, ilaç sektöründe de kullanılmaktadır. Bütün dünyada, özellikle içinde barındırdığı yüksek doz kafein ile bilinse de ayrıca bu bitkiden, zihinsel faaliyetleri etkileyen farklı bazı maddeler de elde edilmektedir. Konsantrasyon eksikliği, hafıza zayıflığı, yavaş çalışan zihin gibi durumları uyarıcı etkisi ile geliştirir. Guarana, bedene verdiği enerji sayesinde hareketi artırır ve son dönemlerde diyete ek olarak önerildiği de bir gerçektir.

Brezilya’da en çok tüketilen şekli, meyvenin özünü içeren enerji içecekleridir. Sodalı bir içecek türü olan ve 1990’lı yıllardan beri dünya ülkelerine satılan bu içecek, meyvenin adı ile anılır.

Brezilya için bu kadar popüler olan Guarana bitkisi üzerine çeşitli efsaneler de yazılmıştır. En çok tanınanı ise Uniaí’nin hikayesidir.

Guarana ve Uniaí’nın Efsanesi

Bu efsaneye göre Uniaí adında bir kızılderili genç kız, kestane ağacı yetiştirmeye karar verir. Bitki zamanla gelişir ve çok büyük bir ağaç haline gelir. Bir gün Uniaí bu ağaçta bir kobra yılanı görür. Aslında bu kobra yılanı, cezalandırılmış ve yılana dönüştürülmüş bir kızılderili savaşçısıdır. (Amazon efsanelerinde benzer örnekleri ile çok sık karşılaşırız). Yılan, Uniaí’den hoşlanır ve zamanla ona aşık olur. Kısa bir süre sonra Uniaí’nin bir çocuğu olur. Kardeşleri bu duruma çok kızar çünkü Uniaí’nin onlarla değil, yeni doğan çocuğu ile vakit geçirdiğini düşünürler. Bunu öğrenen Uniaí, kardeşlerinin oğluna zarar vermelerinden korkarak oradan kaçmaya karar verir ve nehir kıyısında uzak bir yere yerleşir.

Çocuğu büyüdüğünde Uniaí, oğluna bir zamanlar kocaman bir ağaç yetiştirdiğini oysa şimdi o bölgenin tehlikeli olduğunu anlatır. Oğlu o ağacı görmek istediğini söyler. Tehlikeli olduğunu bilmelerine rağmen oraya giderler ve birlikte bu ağaçtan bir sürü kestane toplarlar. Uniaí’nin oğlu, babasını görebilme ümidi ve annesine sürpriz yapma isteğiyle bir gece yarısı tek başına kestane toplamaya gider. O sırada Uniaí’nin kardeşleri onu fark ederler ve ok fırlatarak genç adamı öldürürler. Tam o sırada Uniaí oğlunu ağaçtan düşerken görür, hızla koşarak yanına gider ama ölü bedenini yerde bulur. Üzüntü içinde, oğlunu o kestane ağacının yanına gömmeye karar verir. Uzun zaman sonra orada bir sürprizle karşılaşır. Oğlunu gömdüğü kestane ağacının yanında çok güzel yeşil bir bitki yeşermiştir. İnce dalları, geniş yaprakları, dışı kırmızı içi ise sanki bir kızılderilinin göz rengini anımsatan siyah ve beyaz renkli meyveleri vardır.

Uniaí, o ağaca yaklaştığında oğlu görünür ve babası adına yeni bir kabile kurmak için tekrar döndüğünü ve bu bitkinin tanrıların hediyesi olduğunu söyler. Bu bitkinin çok güçlü olduğunu, meyvelerinin hastalıkları iyileştirdiğini, savaşçılara enerji verdiğini aynı zamanda da yaşam enerjisinin kaynağı olduğunu anlatır.

Kızılderililer bu bitkiyi guarana de uarana-cécé olarak adlandırır.